“Olimpizm, spor yapmayı insan haklarından birisi olarak kabul eder. Her ferdin ayrım gözetmeksizin olimpizm ruhu ile spor yapma hakkı vardır. Bu da karşılıklı anlayış, dostluk, dayanışma ve fair play anlamına gelir. Spor organizasyonu, yönetimi ve yürütmesi bağımsız spor kurumları tarafından gerçekleştirilmelidir.Ülke,kişi,ırk,din,siyaset,cinsiyet ve herhangi ayrım olimpik harekete katılma ilkelerine aykırıdır.”
Olimpizmin kolay anlaşılır ve paylaşılır ilkelerine rağmen zaman zaman siyasetin ve savaş gibi çatışmaların gölgesinde kaldığı da görüldü. Bu olumsuz gelişmelere rağmen spor her defasında bu en anlamlı felsefesini, olimpizmi korumayı bildi.
100.yaşını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin olimpik tarihi de çok önemli olaylar ve kararlar ile etkilendi.
SPOR-SİYASET-TİCARET
Türk sporunun yönetim açısından en iyi dönemi Osmanlı’nın mirası olarak kabul edilen Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın (TİCİ)’nin özerk ve sivil 16 Ocak 1924’de “kamu hizmetine yarar dernek” statüsüyle başladı. Ali Sami Yen başkanlığında kulüpler birliği anlamında kurulan İttifak, seçimle iş başına gelen başkanlar ve kurullar tarafından yönetildi. 1936’da Atatürk’ün davetiyle İstanbul ve Ankara’ya gelen Alman spor yöneticisi Karl Diem’in önerileri doğrultusunda Türk Spor Kurumu oluşturuldu. Yeni yasa TİCİ’nin yerine iktidardaki CHP içinde yer alan Türk Spor Kurumu ile sporu siyasetin parçası haline getirdi. İki yıllık uygulama, Atatürk’ün yerinde tespitiyle yeni bir spor yasasının hazırlanmasını zorunlu kıldı. 3530 sayılı Beden Terbiyesi yasası, TBMM’de kabul edilip 16 Temmuz 1938’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasa Atatürk’ün hazırlattığı ve imzaladığı son yasa oldu. Yasa, sporu parti yerine devletin yönetmesini ve desteklemesini öngörüyordu. Spor tesislerinin yapımından federasyonların oluşturulmasına kadar her türlü çalışma ve etkinlik devlet bürokrasisine bağlanıyordu. Yasaya uygun olarak Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kuruldu. 1951’de yasayı beklemeden fiilen başlatılan profesyonel futbol uygulaması, 80’li yılların sonunda önce ticaretleşmenin, sonra da endüstriyelleşmenin etkisiyle kulüplerin aşırı borç yükü altında ezilmesine neden oldu. 1987’de futbolla başlayan özerkleşme federasyonların daha rahat karar almalarına yol açtı.
BTGM yasası, 1986’ya kadar uygulandı. Kulüpler ve sivil toplumla devletin arasında genel olarak uyumlu bir süreç yaşanırken, zaman zaman ortaya çıkan sorunlar da çabuk çözüldü. Bu dönemde Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi de güçlendi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi genel kurulunda Türk spor adamları yer aldı. Bu üyeler, CIO’nun o ülkedeki temsilcisi olarak kabul edildiler.
MOSKOVA’YI BOYKOT ETTİK
Olimpiyat Oyunları zaman zaman boykotlar nedeniyle heyecanını ve rengini kaybetti. ABD Başkanı Jimmy Carter, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali nedeniyle tüm ülkeleri 1980 Moskova Olimpiyat Oyunları’nı boykot etmeye çağırdı. Moskova 1980 ABD ve çoğu batılı ülke tarafından boykot edildi. Boykotçu 65 ülke arasında Türkiye de vardı. Oyunlara katılıp katılmama karar yetkisi Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Konseyi’nde idi. Konsey’de kesin karar için 2 gün sonra yeniden toplanılmasına karar verildi. Ancak Başbakan Süleyman Demirel, hemen ertesi gün “Afganistan’ın işgaline ilk itiraz bu masadan gelmiştir” diyerek Moskova’nın boykot edileceğini ilan etti.
DOPİNG REZALETLERİ
Olimpiyat Oyunları’nda madalya kazanmak Türkiye’de sporcunun hayatını etkileyebilecek en önemli olaylardan biri olarak kabul ediliyor. Devletin cumhuriyet altınları, ev, kamuda görev gibi ödüllendirmeleri, madalyaya daha garanti ve kısa yoldan ulaşılmasını özendiriyor. Spor tarihimizde bunun en önemli göstergesi doping skandalları…
Madalya umudu olarak hazırladığımız bazı sporcular, gençlere kötü örnek oldular. Avrupa 1500 metre şampiyonu Süreyya Ayhan, 2004 Atina Olimpiyatları’na sakatlığı nedeniyle katılamayacağını açıkladı. Ancak WADA’nın yaptığı kontrol sonrası doping maddesi kullandığı anlaşılarak cezalandırıldı. Ayhan aynı biçimde ikinci kez doping yaptığı iddiasıyla ömür boyu spordan men cezası aldı. 2008 Pekin Oyunları’da 5.000,10.000 metre yarışlarında Elvan Abeylegesse kazandığı iki gümüş madalya ile atletizmde kürsüye çıkan ilk kadın atletimiz oldu. Ancak Dünya Antidoping Ajansı WADA’nın sonradan yaptığı araştırmalarla Elvan’ın doping yaptığını saptayarak kendisini diskalifiye etti. 2012 Londra’da ise Aslı Çakır Alptekin’le Gamze Bulut 1500 metre kadınlarda altın ve gümüş madalya kazandılar. Ancak oyunlardan sonra kan değerlerini ölçen WADA, CAS’a kadar giden davada doping yapmadıkları konusunda kendilerini ikna edemeyen Alptekin ve Bulut’un madalyalarını iptal etti. Utanç verici tespit ve cezalardan sonra devletin ve spor teşkilatının doping konusundaki duyarlılığı arttı. Bu arada TMOK Başkanı Prof. Uğur Erdener de WADA’da önemli bir göreve getirildi.
İSTANBUL’UN RÜYASI: OLİMPİYAT EV SAHİPLİĞİ
Türk sporundaki gelişmeyi, sporcu ve tesis sayısındaki artışı dikkate alan bazı spor gazetecileri ile spor adamları, 2000 Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’da yapılması için 1984’de önemli bir kampanya başlattılar. Bu çağrı kısa zamanda karşılık buldu. 1991’de TBMM’de oybirliği ile kabul edilen Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Yasası, resmi adaylık sürecinin başlamasını hızlandırdı. İstanbul, 1993’de 2000 Olimpiyat Oyunları ev sahipliği için Sydney, Berlin, Pekin gibi kentlerle adaylık yarışına girdi. Sydney’in kazandığı seçimde IOC delegelerinden 7 oy alan İstanbul üzücü de olsa tecrübe kazanmış oldu.
2004 Oyunları oylamasında İstanbul ön elemeyi kazanamadı. Daha önce 1996’ya aday olan Atina ev sahibi olarak seçildi. Moskova’da yapılan 2008 oylamasını da büyük farkla Çin’in başkenti Pekin kazandı. İstanbul, bu seçimde Paris’ten fazla oy almasına rağmen yeterli oy sayısına ulaşamadı.IOC Başkanı Jacques Rogge’un 2012 biçin İstanbul’un adaylığına karşı çıktığı görüldü. IOC, Başbakan Tony Blair’in etkin çalışmasıyla oyunlar Londra’ya verildi. Türkiye en şanslı adaylık sürecini 2020 oylamasında yaşadı. Projeleri, tesis ve organizasyon planlamasıyla Değerlendirme Kurulu’ndaki kararsız değerlendirmelere rağmen İstanbul Madrid’i geçerek Tokyo ile finale kaldı. Bu oylamada İstanbul 36, Tokyo 60 oy aldılar. Daha önce İstanbul’u tercih edeceğini söyleyen 114 ülke son anda kanat değiştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Buenos Aires’deki oylamaya katılıp konuşma yapması takdir gördü. Bu sonuçtan sonra Türkiye adaylık kampanyalarına ara verme kararı aldı. IOC Olimpiyat ev sahipliğini belirleme yöntemlerinde değişiklik yaparak Paris’i 2024, Los Angeles’i 2028’in ev sahibi olarak belirledi. Kraliçe Elizabeth’in ölümünden bir süre önce Avustralya’nın Brisbane kentini olimpiyat ev sahibi olarak seçtiğini açıkladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, son 2 yıldan beri 2036 olimpiyat oyunlarında yeniden adaylık başvurusunun yapılması gerektiğini düşünüyor. Ancak Hükümet-Belediye ve TMOK üçgeninde görüş birliği sağlanmadan bu adaylığın resmiyet kazanmasına çok şans verilmiyor.